Friday, March 7, 2014

8 march - MKP’den 8 Mart açıklaması



Maoist Komünist Partisi (MKP) Enformasyon ve Enternasyonal Büro, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’yle ilgili elimize e-mail yoluyla ulaşan “Tarihten geliyor tarihe uzanıyoruz… Şan olsun Dünya Emekçi Kadınlar Günü 8 Mart’a! Kadın yönetime, kadın iktidara!” başlıklı bir açıklama yayınladı. Bu açıklamayı öneminden dolayı okurlarımızla paylaşıyoruz

Maoist Komünist Partisi (MKP) Enformasyon ve Enternasyonal Büro, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’yle ilgili elimize e-mail yoluyla ulaşan “Tarihten geliyor tarihe uzanıyoruz… Şan olsun Dünya Emekçi Kadınlar Günü 8 Mart’a! Kadın yönetime, kadın iktidara!” başlıklı bir açıklama yayınladı. Bu açıklamayı öneminden dolayı okurlarımızla paylaşıyoruz.
“Tarihten geliyoruz!
Emekçi kadınlar bin yıllardır süren burjuva gerici ataerkil erkek egemen toplumlardaki sınıflar mücadelesinden süzülerek bugünlere gelmişlerdir. Tarihsel gelişim boyunca insanlık köleci, feodal ve kapitalist toplumlara ulaştı ama kadın özel mülkiyet dünyasında kadın olmaktan da kaynaklı hep ikinci bir sömürü ve baskı altında kaldı. Dolambaçlı bir daire şeklinde ilerliyordu tarih ve yerini kadın erkek tüm insanlığın eşitliğine bırakmalıydı ücretli kölelik. Bu yüzden kendisini yok etme pahasına isyana durdu proletarya ve emekçiler!
İnsanlığın kurtuluşu ve buna ulaşmada kadın ile erkek arasındaki her türlü eşitsizliği ortadan kaldırmak için özel mülkiyete karşı isyan ateşini harlandıran işçi ve emekçi kadınlar, karşı cinsten sınıf kardeşlerinin zihnini de yenileyerek ilerliyordu. Çünkü ücretli köleliğin yanı sıra, karşı cinsten yani erkek kölenin de kölesiydi işçi, emekçi kadın. İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’la yetinmedi, ikinci kölelik zincirini de kırarak insanlığı daha özgür kılmak için Dünya Emekçi Kadınlar Günü olan 8 Mart’ı yarattı. 8 Mart, işçi sınıfının mücadelesinde işçi ve emekçi kadının adıydı; adıyla doğruldu, adıyla yürüdü- yürüyor kadınlar! Kadının ve tabii ki insanlığın kurtuluş mücadelesinde tarihten gelen ve tarihe uzanan bir ivmedir 8 Mart!
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü sınıflar mücadelesine devrimci bir mevzi olarak kazandıran miras çeşitli mücadelelerin emekçi kadınlar tarafından can bedeli yazılan anlamlı bir kesitidir. Amazonlardan Olimpia de Georgialara, Claradan Rosalara, Kolantailerden Çiang Çinglere, Meralden Kamilelere, Sabahatlerden Ayçelere, Barbaralardan Bernalara, Özlemlerden Yazgülülere, Zilanlardan Beritanlara, Sakinelerden Fidanlara ve daha sayamadığımız nice militan yurtsever, devrimci ve komünist kadın bağımsızlık, halk demokrasisi, sosyalizm ve komünizm uğruna verilen amansız savaşlarda ölümsüzleştiler. Onlardan öğrenelim ve mücadelemizi yükseltelim.
Bu ivmeden hız alıyor, tarihe uzanıyoruz!
Kapitalist düzenin köle sahibi olan burjuvazi, işçi sınıfı ve emekçi önderlerinin ve örgütlerinin işçi ve emekçi kadınlara armağan ettiği bu önemli günü bozmaya yeltendi. İşçi sınıfı ve emekçi halkların iktidar olduğu devletlerin çözülmesini fırsat bilerek yeni ideolojik saldırılar geliştirdi. Aynı biçimde 8 Mart’ın özüyle de oynamaya çalıştı. Ancak nafileydi! Çünkü kökleri tarihe ve sınıflar mücadelesine dayanan anlamlı kesitlerin özü çeliktendir. Hele de sınıfsal ve cinsel olarak çifte baskı ve sömürü altında kalan emekçi kadının günü 8 Mart, granittendir! İşte bu yüzdendir ki, tarihten gelen emekçi kadın, tarihe uzanmakla birlikte kendi köklerine tutunuyor ve kadının kurtuluş mücadelesini kendi özsuyundan yeşertiyordu. O coşkun nehrin akıntısında burjuvazinin kavramlarıyla gelişen o ideolojik saldırılar kıyıya vuran çöpler gibi duruyordu.
Neden şimdi daha bir güçlü akmalı, neden şimdi daha bir hızla onları kıyıya vurmalıyız?
Çünkü yıllardır emperyalist kapılarda köleye padişah olmak için çanak yalayan uşaklar, şimdi de Avrupa Birliği(AB)’nin kapısında durmaktalar. ABD emperyalizminin Genişletilmiş Ortadoğu Projesi içerisinde oryantal oynayanlar, aynı ABD’nin AB emperyalist projesi içerisinde de dansa durmaktadırlar.
Bu rolü insana reva görenler, sınıf tavırlarının gereği olan uşaklık refleksleriyle hareket ediyorlar. Bu uşak egemen sınıflar yıkılacak, tarihten silineceklerdir. Çünkü toplumların tarihi son tahlilde sınıflar mücadelesi zemininde ilerlemektedir, sınıf mücadelelerinden ibarettir. Bu ilerleyiş içerisinde ezilen ve sömürülenlere ve dolayısıyla işçi ve emekçi kadına düşen sorumluluk, kadını ve erkeğiyle tüm insanlığın kurtuluşunu sağlamaktır. Bu yüzden yok etmek istediğimiz emperyalist dünya sistemi ve yedek güçlerine karşı, bağımsızlık ve özgürlük mücadelesini devrimci savaşlarla yükseltmeliyiz. Bağımsız bir ülkede özgür bir halk olarak yaşamak için gerçek bir demokrasi mücadelesi yürütmeliyiz. Demokratik mücadeleyi, silahtan yoksun bir mücadele olarak kavrayan yanılgılardan sıyrılarak Halkın Kurtuluş Ordusu’nda en önde silah kuşanmalıyız. Asla unutulmamalı ki ordusu olmayan bir halkın hiçbir şeyi yoktur; öyleyse, halk ordusunda yer almayan, savaşmayan ve devrime kalkışmayan kadının da kurtuluşu yoktur. Bu yüzden işçi ve emekçi kadınlar, silah elde mevzi tutmalıdır ki, kapitalist, faşist ve her türlü gericiliğe ait erkek egemen zihniyetler yerle bir olsun. Dahası, emperyalizme, komprador tekelci kapitalizme, faşizme ve her türden gericiliğe karşı savaşan ve mücadele veren ilerici, yurtsever, devrimci ve komünist kadınlar, ellerindeki silah kadar zihinlerindeki düşünceyle ilerici- devrimci ve komünist parti ve örgütlenmelerde yer almalıdır ki, gerçek eşitlikler ve özgürlüklerle örnek olsun.
O halde bugünden yarına kadının kurtuluş mücadelesini yükseltebilmek için yaşamın her alanında halkların savaşı ve kurtuluşuna seferber olalım. Bu savaşın en güçlü dinamiği olan Sosyalist Halk Savaşı’nda yer alalım. Emperyalizmin ve komprador uşak ve gerici devletlerin her türlüsüne tavır alıp, bağımsız bir ülkede özgür bir halk olarak yaşama onuruna sahip çıkalım, halk olma onurunu 8 Mart’lara yazalım. ‘Devrim olmadan kadın kurtulmaz, kadın katılmadan devrim olmaz’ perspektifiyle kadının söz-yetki-karar sahibi olmasını hedefleyerek her alanda özne olması için bütün enerjimizle yüklenip köklü bir zihniyet devrimi yaratalım.
Unutulmasın ki, toplum ve yaşamın özgürleşmesi için kadının özgürleşmesi gerekli ve zorunlu bir şarttır. Bu bilinçle ‘Kadınlar iktidara, Kadınlar yönetime!’ şiarıyla harekete geçelim.
Tüm işçi ve emekçi kadınları 8 Mart coşkusuyla gerici sınıf iktidarları başta olmak üzere her türden baskı, sömürü ve zulme son verecek olan sınıf eksenli örgütlenme-mücadele ve savaşımızın inisiyatifli saflarında bayrak olmaya ve omuz omuza kavgayı yükseltmeye çağırıyoruz!
8 Mart ruhuyla her alanda örgütlü mücadeleyi yükseltelim!
Şan Olsun 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne!
Bıji 8 Adare! 
Kahrolsun cinsel, sınıfsal, ulusal baskı ve sömürü!
Kahrolsun emperyalizm, komprador tekelci kapitalizm, faşizm, ataerkil erkek egemen anlayış ve her türden gericilik!
Şan ve şeref olsun emekçi kadının kurtuluş mücadelesine!
Yaşamın özgürleşmesi kadının özgürlüğünden geçer!
Jin jiyan azadi!
Kadın yönetime, Kadın iktidara!”

No comments:

Post a Comment